Uğur Koşar ı bugünlerde tanımayan pek kalmadı gibi. Özellikle kitap severler mutlaka en az bir kitabını okumuştur. Kendisi de instagram da oldukça aktif...
Bu popülerlik, reklam durumu kitaplarına ön yargıyla yaklaşmama neden olmuştu. Popüler kitaplara zaten temkinle yaklaşan ben, kitaplar özellikle manevi konularla ilgili olunca bu derece reklamı abartılı bulmuştum ancak çok kişinin sevmesi bahsetmesi üzerine okumak istedim... Eh reklamlar amacına ulaştı diyebiliriz:)
Kitaplarına olumsuz bir önyargıyla yaklaşmamın diğer bir sebebi de televizyona çıktığında verdiği izlenim olmuştu. Yazarları okumadan önce onların konuşmalarını gerçek hayattaki hallerini çok dinlememeye çalışırım o yüzden uzun uzun konuştuklarını dinlemedim ancak konuşma tarzı, boynunda sık sık gördüğüm kocaman bir sema figürü itici gelmişti. Hani ben tasavvufi konuları benimsedim durumunun göze sokulması gibi... Tabi yine de işin aslını, iç dünyasını bilemem...
Neyse efendim gelelim kitabımıza. Kitabı elinize almanızla bitmesi bir oluyor öncelikle. Okuyanla konuşur gibi akıcı, sade bir dille yazılmış. O yüzden kesinlikle sıkılmak mümkün değil okurken.
Diğer bir taraftan kitap bize Allah ı hatırlatmak, ondan ümidimizi kesmememiz için yazılmış... Ayetlerden örnekler verilerek, Allah a olan aşkın sadece ibadetle olmayıp özümüze yerleştirerek gerçekleşmesi gerektiğini hatırlatıyor...
Hatırlatılıyor diyorum çünkü aslında kitap bize hiç duymadığımız hiç bilmediğimiz şeylerden bahsetmiyor sadece Allah ın bize olan merhametini, sevgisini hayatın aldatmacalarında unutan ve her şeyi kendi çabalarımızla yaptığımızı düşünen bizleri sarsma görevini üstleniyor. Ayrıca ümitsizlik denilen genel ruh haline Allah ın bize olan sonsuz sevgisinde çare bulabileceğimizi... Bu nedenle kitabın tamamen yararlı olduğunu düşünüyorum ki kimi zaman satırlar arasında kaybolup duygulanabiliyorsunuz benim gibi:)